28 Ekim 2013 Pazartesi

Güdü

Ne kadar uzun yaşarsan yaşa, zamanı geldiğinde birkaç saniye sürer hayat. 
Kelebekler dalga geçer seninle. Daha az dikkat etmeye başlarsın kendine, yediklerine. 
Bir hayli zordur sona erişmek kendi ellerinle. Ölümü kabullendiğinde, istediğinde.
Kolay değildir her şeyi arkanda bırakıp gitmek. Ya da fazlasıyla kolaydır ki acı verir bunları düşünmek.
Gerçekleşirse diye kendini yiyip bitirmek. Yok arkadaş olmuyor, karşı konulmuyor bu güdülere.
Duadan çok lanet sözcükleri biriktiriyorum, ilkokulda hocamdan dayak yediğimden beri.
Bir cuma gecesi geç çıkıyorum okul denen hapishaneden, yalnız. 

Yok öyle özgürlük falan.
Gitmediğin her gün yoklama kaçağısın, yalan. 
Her şey planlanmış gibi, kim tarafından bilinmez,
Bedenimde dolaşan kan buz tutmuş. Bir gram korku yok yüreğimde. 
Ufak keşkeler kemiriyor zihnimi, önemsiz. Ölmeliydim orada. O kaza olasılığında. 
Başkası olsa polis molis işi büyütürdü diyorum. Ya da oracıkta ölürdü. En temizinden. 
Ama bir bakış yetmişti bana.
Kızıyorum kendime 'bu kadar mı hissizleştin be bora'

Sonra fark ediyorum. Evin önündeyim. 
Ne çabuk. 
Anahtar yine zor giriyor deliğe
Salondan gelen televizyon sesleri yemek kokularıyla karışıp ağzıma sıçıyor ilk adımda. 
Usulca dönüp odama ilerliyorum. Sessiz, karanlık, kokusuz ve yalnız... 
Biz mi boktanız hayat mı çok klas anlam veremiyorum. 
Bir gün daha bitiyor.
Kime, neye inat hala hayattayım bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder